26 Eylül 2010 Pazar

Eve dönüş...İstanbulllllll

Evvvettt güzel bir İzmir seyahati daha biter ve ruhum İstanbul'da, evinde...

Anneciğini babacığını, ablasının çok özel ve güzel gününü, kardeşini,çok sevdiği yeğenlerini ve arkadaşlarını gören ruhum, mutlu mesut ama biraz buruk döner İstanbul'una...yanlış anlaşılmasın İstanbul'u da sever ruhum, kocişkosu iş nedeniyle ondan erken dönmüş beklemektedir onu, evi bekler ruhumu,işi, arkadaşları vardır İst.da, özler İstanbul'u da; ama İzmir özeldir ruhum için...

27 Ekim'e kadar seyahat yok, tam gaz iş:(

Yarın en sevmediği gündür ruhumun,herkesler gibi klasik ptesi sendromu yaşar o da...ama onu atlatmanın en iyi yolu çalışmaktır.Evet güncecim ptesi sabahları son hız bir çalışırım ki, çok iyi gelir, kimselerle konuşmadan işlere veririm kendimi ve böylece ptesi gününü atlatmak kolay oluyor, hem de verimli..

Herkese gönlünce çok güzel bir hafta diliyorum.
Sevgiyle...
Şiir tadında yaşayın


BİR BAŞKA İSTANBUL

Oturdum başka bir İstanbul düşündüm
Daha çok sen olan daha bir seninle
Yeşili daha yeşil, mavisi daha mavi
O, herşeyi daha güzel yapan ellerinle

Sildim bütün yıldızları gökyüzünden
Yerine gözlerini koydum, gözlerini
Serdim saçlarını üstüne İstanbul'un
Dudaklarının rengine boyadım heryerini

Şimdi İstanbul aydınlık, öyle pırıl pırıl
Estirdiğim senin kokundur denizlerden
Senin güzelliğinle süsledim bahçeleri

Seni İstanbul yaptım, İstanbul'u sen
Her sokağına şiirini yazdım satır satır
Şimdi bütün semtleri bu şehrin seni anlatır..
ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN

MFÖ-Bu sabah yağmur var İstanbul'da...

22 Eylül 2010 Çarşamba

İzmir'e ...

Sabah erkenden İzmir'e uçmaca...
Ama ruhum öyle yorgun ki, valizini hazırlamadı bile..nete girmek bile zor geldi.Şu iki satırcığı yazıp kaçar ruhum..
('Behlül kaçar' gibi oldu-bu arada Ezel'de nasıldı öyle; o biçimmm)

Ruhum sadece ruhen yorgun değil, bu sefer fiziksel yorgunluk ta var.Ve yarın çok yoğun bir gün olacak, cuma günü yapabilirsem canım eski yatağımda(anneciğimin babacığımın evinde-baba ocağında)güzel bir uyku düşler ruhum..

Benden bu kadar güncecim..ruhum'un hemen valiz hazırlayıp uyuması lazım...

Gitmek var

Pazar günü dönmek var...

19 Eylül 2010 Pazar

Turumuzun son bölümü


Barcelona ile başlayan Katalonya-Provence turumuz Nice ile bitti.3 gece 4 gün Nice'te kaldık.Günübirlik Cannes, Monaco ve Eze Village'a gidildi..Bundan sonra deniz tatili yapacağımız zaman tercihlerimiz arasına artık Nice te girmişti..Fransa'nın güneyine daha önce gitmeyen ruhum hayranlık içersinde gezdi, dolaştı yüzdü,güneşlendi:)
Otelimiz sahilde, balkonundan denizi görebildiğimiz nefes kesen manzaraya sahip süpper bir oteldi..Nice gece ve gündüz hep cıvıl cıvıl,yaşayan bir şehirdi.Hem büyük, hem sahil kenti, hem modern, çok güzel. Hele akşamları sokaklara taşan şık restaurantları..Otobüsle çevre kasabalara kentlere gitmek çok kolaydı. Bir günde Hem Cannes hem Monaco'ya çok rahat gidebilmiştik.(Her zamanki gibi, turdan ayrılıp kendimiz gezmeyi tercih ettik)

(Bu arada çok küçük bir dip not vermeden geçmek istemiyorum; turdakilerin 90 euro verip gittikleri Cannes-Monaco turuna biz sadece 1 euro gidiş 1 euro dönüş vererek gittik. 7 euroya tramvay tarzı küçük trenle şehri gezdiğimizi, kaleye bile çıktığımızı öğrenen, tura 90 euro verip te çok kısa süre orda kalan,şehri gezmeyen tur grubumuz duyunca biraz üzülmüş)


Monaco; Vatikan'dan sonra dünyanın en küçük ikinci bağımsız devleti, dünyadaki nüfus yoğunluğu sıralamasında ise en başta!!! Muhteşemdi, bir o kadar da lüx .Heryerde süpperr arabalar, porsche,jaguar vs. , ülkemizde sayılı olan araçlar orda herkesteydi:) böyle bir yaşam standardı!!!
Monte Carlo semtindeki gösterişli casinolar ise gerçekten görülmeye değerdi; ama esas görülmeye değer olan bence insanların casinoya gelirken giyimlerine göstermiş oldukları özendi...






Monaco sarayı hep görmek istediklerimdendi...Ancak çok çok gösterişli bir saray beklerken, büyükçe bir meydanda, önünde tek bir askerin beklediği biraz sade uzun bir binayla karşılaştık.Sarayın bulunduğu tepeden manzara ise muhteşemmmdi..






Cannes, film festivallerini izledikçe ah gitsem görsem dediğim ve sonunda gördüğüm küçücük ama ultra lüx kent.La Croisette(ünlü yürüyüş yolu), otelleriyle, festivalleriyle, plajlarıyla... .Ama film festivalinin yapıldığı bina ben, eşim ve arkadaşlarım için hayal kırıklığı olmuştu..Çok şey beklediğimde hep böyle olur zaten..çok fazla hayal etmemeli sanırım..evet, ünlülülerin el il izlerini gördük fotoğrafladık ama beklediğim gibi değildi işte...ama dünyanın en iyi otelleri muhteşemmmdiii, sadece fotoğraf olabildiler:)
''bu kadar lüxe gerek yok cnm, param olsa da vermem o kadar parayı şu otele, bizde ne oteller var cnm'' diyerek avuttuk kendimizi:))








Bir günümüzü ise yine daha önceden duymuş araştırmış olduğumuz Eze Village'a ayırdık.Şirinmi şirin daracık sokaklarıyla, şatolarıyla çooook güzel bir kasaba(aslında halk köy diyor ama,bizim köyleri görseler eminim köy demekten vazgeçerler),yemyeşil, özenli, tablo gibi sokaklar...ordan çok güzel şık country tarzı bir saat aldık(koridor için),altında çanı var..çoookk şirin





Sonuç itibarıyle Nice'e tekrar tekrar gidebiliriz, Cannes ve Monaco'yu ise bence bir kez görmek yeterli...
3 gece Nice'ten sonra Marsilya'ya geçip dönüşü ordan yaptık...

Güzel bir hafta dileğiyle...

14 Eylül 2010 Salı

Mimmmmmm

Sevgili arkadaşım büyük prens Komançi tarafından mimlenmişim güncecim.Neyseki sorular zor değilmiş:)

1.Lakabın var mı?
Daha önce de farklı lakaplarım olmuştu, ancak son lakabım 'atom karınca'. ehh biraz pratik ve çalışkan, tezcanlı oluşumdan:))

2.Son zamanlarda diline dolanan şarkı?

Bir günah gibi(Ajda) ve U2 şarkıları

3.En son ne zaman ve kime aşık oldun?
6 Eylül'de, Bono'ya:))

4.En son okudugun kitap?
Fransız Suiti(Irene Nemirovsky)

5.Son zamanlarda en çok özledigim?
Çok şey :(

6.Bir günlüğüne ünlü biri olmak istersen kim olabilir?
Angelina Jolie(ilk aklıma gelen o oldu,düşününce başkası da olabilir belki)

7.Yarın sabah ilk planın?
İşgünü mü:(

8.Şu anki mesleginde olmasan hangi mesleği isterdin?
Gezgin..dünyayı gezip program hazırlamak isterdim:)
Acun gibi, Barış Manço gibi
ya da çok ünlü bir iç mimar(ama yine uluslararası çalışmalıydım)

Ben bu mimi sevgili Sazan, Junon, Nilay, Syhn ve cevaplamak isteyen tüm blog arkadaşlarıma hediye ediyorum:))
Sevgiler
Kolay gelsin


U2 - One

8 Eylül 2010 Çarşamba

Olağanüstü U2



















U2 muhteşemdi süpperdi olağanüstüydü...anlatacak kelime bulmakta zorlanıyorum..ya kendilerini çok sevdiğimden ya da gerçekten öyleydi(ki bence öyleydi)..Yalnız şu bir gerçek ki; Bono, bu karizma, bu yaşta bu performans az görülür bişiy..hele sahne, showlar, o enerji inanılmazdı..

Neden bizim Türkiyemizde böyle sanatçılar böyle showlar böyle sahne yok sorusunu yine yeniden defalarca sordum kendime..

Teşekkürler U2, teşekkürler BONO..Avrupa'da değil dünyada kendini sosyal işlere(yoksulluk, aids, ırk ayrımcılığı, vs.) adamış, gelirinin büyük kısmını bu tür projelerle paylaşan nadir müzik adamı, sanatçılardan bence en iyilerinden hatta en iyisi...

(Bu arada ufak bir not düşmeden geçemiycem; bizim ülkemizde ise Tarkan Allianoi sular altında kalmasın'' dedi, ve ülkemizin sayın devlet bakanı ''sen bu işlere karışma, işine bak '' dedi...maalesef zihniyet ve bakışaçımız her konuda olduğu gibi; tarihe, eserlere, kültürümüze, sanatçılara bakışımızda bile farklı...)

Veee gecenin sürprizi neydi güncecim biliyor musun, Bono yine yaptı yapacağını, büyük üstad Zülfü Livaneli'yle söyledi..Bono'yla kısa bir düetin ardından, ''yiğidim aslanım'' söylendi, yer gök inledi, Bono'ya hediye edildi..ve stadyum coştukça coştu...
Teşekkürler Bono teşekkürler Livaneli!!!

Ama Bono'ya kızgınım o üniversiteli kızımız yerine sahneye beni çıkarmalıydı, dans etmeliydik :(
ben oturduğum için muhtemelen beni görememiştir:)

Bu arada en kötü tek kötü olan şey neydi biliyormusun güncecim; Atatürk Olimpiyat Stadına ulaşım ve hele dönüş yolu faciaydı..İyi ki arabayla gitmek gibi bir hatada bulunmamışız, trafik kilitti.
Koskoca stadyum resmen atıl durumda, çünkü ulaşım zor, hatta yok...böyle büyük bir stadyumda oysa ki ne büyük ne güzel organizasyonlar yapılırmış..maalesef bir daha oradaki bir organizasyona ben,eşim ve arkadaşlarım mesela katılmayı düşünmeyiz.Yurtdışından gelen arkadaşımız da bizimle konsere geldi ve hayretler içerisinde kaldı.Ne giderken ne dönüşte ulaşım sağlanmamıştı.Konsere özel yapılan tek ulaşım(lütuf); giderken Halkalı'dan otobüsler konmuştu, dönüşte ise konser alanından sadece Yenibosna ve Halkalı'ya otobüsler konmuştu.Sonrası malumunuz..karşıya geçmek içler acısı bir hal aldı.00.30 da konserden çıktık, 03.30 da eve vardık.Çünkü metrobüsler tıklım tıklım, binilmiyor,otobüs yok, anlatılmaz bir faciaydı resmen..Hala doğru düzgün metro ağımız olmadığından işkence çekmek istemeyince de herkesler böyle org. lara katılmaktan tabi ki vazgeçer..Koca stadyumda sadece 55000 kişi olduğu söylendi...

Sonuç itibarıyle gece 03.30 da yorgun argın eve varan biz sabah uyanamadık ve işe gidemedim.Zaten öğleden sonra İzmir'ime geldim.Şu an annem ve babamlayım:))
Bono'dan sonra da İzmir süpperrr geldi..

U2 şarkısı paylaşmak isterdim ama annemlerdeki bilgisayarda yükleyeceğim program yok, indirmem lazım :(
İst.a dönünce artık..
Güzel günler diliyorum...
Sevgiyle

4 Eylül 2010 Cumartesi

Mutlu bayramlar...


Uykusuzum..günlerdir uyuyamıyorum.2 gece önce de gecenin 3:30'unda uyanıp bir daha uyuyamadım..dün akşam neyseki saat 22:00 de uyudum ama 4:00'ten sonra yine uykusuz ruhum.umarım bayramdan sonra uyku düzenim değişir,zaten uyku sorunu olan ben artık iyice uyuyamamaya başladım. doktora gitme zamanı sanki güncecim?? ilaç ta kullanmak istemem ki,bitkilere mi yönelsem?? neyse şu tatil de geçsin de bakalım...

Bu arada bugünlerde alışveriş olayları tavan yapmış durumda..ayakkabı hastası ruhum son günlerde 3 çift ayakkabı alır..geçen haftasonu indirimlere bakmak için çıkıp yeni sezonun göz alıcı giysilerine dayanamaz ve bir güzel alışveriş yapar..bu mevsimde sonbahar için bluzlar ve kışlık yün elbise alınır mı, alınır:)

bu hafta yine dayanamaz ruhum ve 'indirimlere son kez bakayım' der.ve neyse ki bu sefer indirimde bişiyler bulur,ama yine yeni sezona göz atmadan yapamaz ve biriki bişiy daha alır:)
ruhumun alışkanlığıdır; her sezon başında gider toplu alışveriş yapar ve sonra bir güzel giyinir..(sezon sonuna kadar kalmaz onlar ,bedenler numaralar biter-nasıl güzel bahane dimi:))
hem sezon boyunca giyilmiş oluyor onlar diyerek kendi kendini teselli eder :)

bu arada U2'ya 2 gün kaldı, heyecan dorukta..

Salı günü İzmir..(tatile azıcık erken başlanıyor:))

şimdiden herkese güzel mutlu bayramlar ve iyi tatiller diliyorum...

sevgiler
dostça..