30 Mart 2010 Salı

Tubişimm'in güzel (zor) mim'i :)

Günaydın Tubişimmcim benim.
Bunlar çok zor ama:) bir o kadar da güzel tabi
Evet başlayalım bakalım;

1.Gözlerim kapalı düzgün 7-8 adım yürüdüm
(ama evde. bildiğim yer olduğu için tabi:)

2.Toplu taşıma aracında tutunmadan ayakta kaç dak. durabilirim?
Valla bu aracın doluluğu ve şoför amcalarımızın üstün yetenekleri ile doğru orantılı Tubişimm. bir sürü güzel(?)deneyimlerim olmuştur.

3.Balık burcunun hayal gücünü kullanarak diyebilirim ki;suya dokunuyorum ve gözlerimi daha açmadan suda oluşan halkaları hayal ediyorum; ama açınca bişiy yok:)

4.Tubişimmcim gözlerim kapalı karşıdan karşıya geçmeyi denemedim,denemeye cesaretim de niyetim de (yeteneğim de)yok sanırım; yaşamak istiyorum:)

5.Gözlerim kapalı yaklaşan kişi sayısını tahmin edebilirmiyim?Kulağım fena sayılmaz, ayak seslerinden (hareketlerinden)olabilir, konuşturmaya da çalışırım...

6.Gözlerim kapalı birinin eline dokunmadım
Belki çok iyi tanıdığım ellerse olabilir(çok aşıksam mesela:)

Şaka bir yana Tubişimmcim çok zor bunlar ya :)

7.Solağım ben.Sağ elimle de çok yavaş ve çirkin de olsa yazabiliyorum:)

8.Enstrümanlara göre değişiyor Tubişimm.Bildiğim ve sevdiğim enstrüman çeşidine göre sayı değişiyor.

Yıllar sonra ÖSS'ye girmiş gibi hissettim:))

Değişik cevaplar duymak istermisin,biz de mimleyelimmi Tubişimmcim?

Evet lovemeorleaveme çok sevmiş bu mim'i
Kendisini zevkle mim'liyorum.
Bir mim de Düşünen Balık'a gitsin:)
Sevgiler...

29 Mart 2010 Pazartesi

Ahh Çorba

''Çorbaya hasret kalacaksın'' deseler inanmazdım:)
Sabah kalktığımda heryanım hala feci ağrıyor ve nefes alamıyordum(burun tıkanıklığından nefret ediyorum)

Büroyu arayıp gelemiyeceğimi bildirdim
_Aaa sesin çok kötü,iyimisin
_Hastayımmm

Ruhum anca gerçekten hastaysa işe gitmemezlik yaptığından(işten kaytarmadığı için madalya takıcaklar ya) 'iyimisin' diye sorulması bile dokunuyor tabi

Kısa bir kahvaltı(neyseki kahvatılıklar dolu da uğraşmaya gerek yok, mecalim de yok)ve ilaçlardan sonra 3 gündür en yakın arkadaşım yatağımla buluşma vakti.

_Zırrr zırrr
cebin calıyor, uyan ruhum.
efendim
şu dosyayı inceliyordum da vs. vs. anlayamadım,anlat ruhum işin ne sana dinlenme yok,telide kapatamazsın, varsayalım yokum,yurt dışındayım, öldüm ben ya yokummm.5 değil en fazla iki üç dak. incelemekle anlaşılacak dosya ve proje için hemen al cebi eline uyandır ruhum'u.
(Şu cep tel. ni kim icat ettiki...)

Neyse yeter bu kadar uyku kalk ruhum ama çok acıktım ben.Çorba istiyorummm.
_Zırrrrrrrrrrrrr
Sevgili arkadaşım arıyor,
_nsl oldun dünden beri,şu ilacı da al,bunu da iç, ihtiyacın var mı
_yok
Yalan söyledim, var.
şöyle sıcak bir sebze çorba içmek istiyorum,bol limonlu.ama yapıcak halim yok,ayakta duramıyorum.''Gel yap'' diyemedim tabi.''Gel'' desem koşarak gelir biliyorum, izinli evde bu hafta,ama ruhum en yakınından bile kendisi için asla bişiy isteyemez ki...
sevdiklerinin herşeyine koşmaya çalışan ruhum kendisi için bişiy istemez,isteyemez...

Al işte evde bir başına 'duygular tavan yapmış' :(
çorbaya da hasret...
cnm kuru bişiyler yemek te hiç istemiyor ama çaresiz.,bir tel.sipariş ver.
Kupkuru çorbasız bir yemek faslından sonra yine yatak,yine çalan telefonlar.Sadece arkadaşlarım dostlarım arasın, iş için aramayınnnnnnnn.......
bir tel. daha
_bilgisayarını açtık
_bravo size aferin
_bilmem şu dosya şu yazı nerde??
''yuhh''
diycem ama içimden geçirmekle kalıyorum.
Hem benim bilgisayarı açın, hem de bürodaki diğer arkadaşlarda da bulunabilecek şeyleri bana sorun...(kim sana düzenli ol dedi ki,al işte cezasını çek)

Ya ne gün bu böyle,
ben çorbaya hasret, iş arkadaşlarım bana(işlerime)hasret...

Neyse biraz daha uyu...5'i geçmiş kalk.Biraz daha iyisin.İş başa düştü,yap bakim çorbanı.
Gelin bakim sebzeler,ondan,bundan, şundan...biraz da şehriye...ohhh miss....
limonu da sıkıp içiyorum....ellerime sağlık...gün boyu sayıkladığım çorbam benim:))

Rahat nefes almak kadar güzel bişiy yok(damlamı çok seviyorum).nefes alabildiğimiz için bile şükretmeyi unutmasakk...
Yarın da gidemiycem gibi işe. bakalım rapor işini halletmem lazım

27 Mart 2010 Cumartesi

Ruhum hasta :(



2 gündür işlerden bunalıp hafta sonunu böyle iple çekersen olacağı budur...


Ben bişiyi çok isteyince hemen bi terslik çıkıverir.

Pazar günü hava sıcaklığının 21 olacağını öğrendim ya, güne güzel bir bruchla başlayıp sonra deniz kenarında şööyle güzel yürüyüş yaparız diye planlamıştım ki; dün akşama doğru midem de ufak tefek kıpırdanmalar başladı ama çok takmadım geçer dedim.Bir de sabah göreve dışarı çıkınca bayağı üşümüştüm(biriki gün önce de üşüdüm midem yoklamıştı)

Derken serviste iyice kıvranmaya başladım,kendimi zar zor eve attıktan sonra hemen çabucak bir el yıkama seramonisinden sonra pijama terlik juuuup yatak...

İki saat sonra zilin sesiyle uyandım ama, nsl üşüyorum bir yandan da mide ağrısından ölüyorum.Ve inanılmaz bişiy vücudumun her noktası ağrıyor,nedir bu böyle inanamadım.Elmacık kemiklerim, gözlerim, şakaklarım ve saç diplerim bile acıyor ya. sanki vücudumun her yanına ağır darbeler almış gibiyim, garip bir his, böyle grip görmedim.
''Midem sen dur bari''
ama yok beni dinlemiyor...

Neyse ki hemen nöbetçi eczane bulunur,ilaçlar alınır ve antibiyotikler içilir. Tüm gece ve şu ana kadar yatağa mahkum ruhum, bişiyler yiyip gözünü anca açabildi.

Ahh bahar hoş geldin güzel geldin ama lütfen mideme dokunma.
Her mevsim geçişi mide rahatsızlığı yaşamaktan ve senede bir kez o iğrenç hortumu yuttuğum 'endoskopi' denen şeyi olmaktan bıktım.bu sene de yutmak zorunda kalmayım. Umarım midemin tutması bu sefer üşütme kaynaklıdır,doktora gidecek halim bile yok.Hafta içi gidicem.

Ve şunu bi kez daha gördüm ki ben hastayken pek bi mahzunlaşıp, duygusal oluyorum, hüzünleniyorum...
Ben annemi istiyorum...
(Eşin baksa bile en iyi analar bakar,her nazı onlar çeker)
Aman eşler duymasın:))

Ve şu an kır çiçeklerinin en güzeli papatyaların ortasında olmak isterdim.
Her yanım papatya olsun,
sarısı elbiselerime bulaşsın...

25 Mart 2010 Perşembe

Eyyvah Eyvah :))


Böyle gülebileceğimi düşünmemiştim doğrusu ama müthişşş eğlendim.Ata Demirer ve Demet Akbağ mı iyiydi, benim mi gülmeye ihtiyacım vardı bilmiyorum ama çooook güldüm:))

Türk filmlerine karşı hep bi önyargım vardır, hele Gora, Arog ve İvediklerden sonra(ki Cem Ylmz'a bayılırım) bi daha gitmeyecektim ama Ejder Kapanı ile (komedi olmasa da)fikrim değişmişti.Dün arkadaşımın ısrarıyla gittiğim Eyyvah Eyvah tan sonra da hala gülebileceğimiz filmlerimiz olduğu için mutlu oldum doğrusu

Ata Demirer'den 'Tanrı istemezse' yi dinleyince ciddi mest oldum ya.Braaavo Ata, hem oyunculuğun hem de piyasada şarkıcıyım diye geçinen yüzlerce iğrenç sese inat güzel sesin ve yeteneğinle seslendirdiğin şarkı için bravoooooo sana.......

Netten dinleyeyim istedim ama dinleyemedim.Ebru Gündeş'ten bulup dinleyebildim
ama çok üzgünüm Ebru(sesine rağmen), Ata gibi söyleyemiyorsun, olmuyor Ebru olmuyor...

Bir de Sezen Aksudan dinlemek istiyorum...

_Annemi kaybettik
_Nasıl
_Kaza geçirdi
_Trafik kazası mı
_Katır tepti:))

Bu arada kızlar sevgililerinize ''ayyvan'' diyin bakim (cilveli bi şekilde:))
y'yi uzatın...
Hadi hep beraber
ayyvan
:)

Ata'ya ve Demet Akbağ'a braaavooooooo

Not:Yazcak çok şey var ama izlemek lazım

Sezen Aksu ve 'Tanrı istemezse'

18 Mart 2010 Perşembe

Ruhum gider :)


Ruhummm giderrrrr...

Nereye?

İzmir'e:))


Annesine, babasına, kardeşlerine, dünya tatlısı yeğenlerine, baba ocağına, yatağına, odasına,İzmir'inin havasına, denizine,kokusuna,bahara,................

Ruhum gider gider de
bilir ki her gidişin sonunda bir dönüş vardır................

17 Mart 2010 Çarşamba

İyi ki doğdunnnn Komançi :)



Evvetttt saat 24:00
Hoşgeldin 23 Mart!!!

İyi ki doğdunn arkadaşım Komançi:)



Bugünün ve bundan sonraki tüm 23 Martların senin için çok güzel ve özel olması dileğiyle...


Doğum günün kutlu olsun.

İyi ki doğdunnn, iyi ki varsınnn:)

Nice güzel günlere... nice güzel senelere...
Sevgiler...

Bu da hediyem Komançi:) 'the sounds of silence'
(en sevdiklerimden)




(Senin jestten sonra benimki pek bi sürpriz olmadı ama idare etcen artık arkadaşım :))

Mimm ve 2009

Sevgili Komançi!!!

Öncelikle teşekkür ederim mim için,sen de olmasan bir mimim bile olmayacak:(
Ama 2009 a dair ne yazcam, pek iyi diğildi.
Güzel olan seyahatlerimdi sadece.

1.Roma'ya gitmek; Aşk Çeşmesi'ne 5 gün boyunca hergün giderek para atmak ve hergün pizza makarna yemek:)

2.Beş gün tembel tatili.Dinlenmek,deniz güneş kumsal,bol yemeeeeeek:))

3.Budapeşte. Tuna Nehri ve Chann Bridge manzaralı odam.Yatağımdayken bile Chann Bridge'i seyretmek(hele gece manzarası ışıklandırma muhteşemdi)
Döndükten sonra manzarasız evde yaşamak zor oldu ama alıştım işte, mecburen :))

4.Yeni yıla Barselona'da Katalon meydanında girmek.(Ben yılbaşını pek sevmem. Farklı bir yerde ve açık havada olmayı seviyorum.Amaç; farklı biyer olsun ki tüm yıl geziyim.Biraz batıl bir inanç olsa da:))

5.Annem ve babamın 2 yıldan sonra nihayet gelip, hastalık vs. ya da başka bir sorun çıkmadan evimde ilk kez 2 hafta(bana göre çok kısa, onlara göreyse çok uzunnn süre olan 2 hafta) misafir olmaları.(5 gün boyunca arıza yapıp yapıp tamir ettirilen ,yeniden arızalanan ve yeniden yeniden tamir ettirilen kombiyi saymazsak:))
sorunsuzdu.....
(çünkü temmuzda gelip bir gece kalıp kardeşimin rahatsızlığı nedeniyle geri dönmek durumunda kalmışlardı)


Dileğim 2010'un benim ve herkes için güzel hatırlayacağı bir yıl olması.

Vee haklısın mimlemek kısmı en keyifli olanı:))
Sevgili Dark Butterfly, LoveMeorLeaveMe, Düşünen Balık, Bilge'yi sevgilerimle mim'liyorummmm:))

14 Mart 2010 Pazar

Melek Anne:)

Şükürler olsun ki şu pazar bitti.
Ne gündü ya.Evden hiç çıkmadığım,tüm günü temizlik ve kabusum ütüyle geçirdiğim facia bir gün...
Erkenden yürüyüşe çıkıp,öğleden sonraysa biraz alışveriş biraz mağaza dolaştıktan sonra,çok sevdiğim arkadaşım ve onun şeker mi şeker oğluşuyla geçirdiğim güzel cumartesi gününe inat bugün sıkıcı ve bomboştu.Bomboş diyorum çünkü sadece evle meşgul olup, hiç iki satır kitap bile okuyamadığım boş bir gündü...

Her neyse gelelim konuya;
Kabusum ve her pazar buluşmak zorunda kaldığım caanım(?)ütücümle muhabbetimiz esnasında kanalları şöyle bir zap'ladım. Hiçbişiy yoktu her zamanki gibi.(akşam 5 civarı)kanalın birinde ''benim annem bir melek'' isimli dizi vardı.Geçen sene bir iki bölümü şöyle bir izlemiştim Oya Başar ve oyuncular nedeniyle. Annem dediği ve melek'ten kastedilen ' ='kayınvalide'' daha doğrusu=
''kay-na-na'':)

Kadının ikinci oğlu evleniyor ve gelin eve geliyor,,
Her sabah sevgili kayınvalide;
_gelin yerleri sil,paspas yapma, sil diyorum sana
_gelin hergün 5'te ben çay içerim öğren
_gelin ben çayımı tek şekerli içerim
_gelin çayın yanına mutlaka bir dilim kek konacak
_gelin...........
_gelin...............
vs. vs.....
Gelin değil evine yardımcı almış kadın....(bu arada Oya Başar'ın oyunculuğu süper tabi)

Melek hem ne melek ama.Yahu arkadaşlar ''kaynana''dan melek olurmu merak ediyorum.Ve kaynanası melek olan varsa lütfen yazsın olur mu? Benim çevremde hiiiç yok da:)
Bazen düşünüyorum da bu kadar mı kötüler,hiç mi iyisi yok şu kayınvalidelerin,ya da gelinler kötü de o yüzden mi kaynanaların iyi yönlerini göremiyor ???

Ben şunu söylemek isterim ki;
samimiyet,dürüstlük ve iyiniyet çok ama çok önemli.
Ve bunu baştan hissetmeyince bir daha asla hissedemiyorsun.İki günlük dünyada nedir bu çekememezlik, huzursuzluk anlayamıyorum,anlamak ta istemiyorum...Çünkü sahtelikleri,sevgi maskelerinin altındaki sevgisizliği hissettikten sonra yapılanların hepsi boş ve anlamsız geliyor,çünkü gerçek değil,sahte...

Bu arada çok sevdiğim bir arkadaşımı(İzmir'de) andım diziyi izlerken.Kayınvalidesinin adı Melek.Arkadaşım da sevgili kayınvalideciğine anne diyemiyor,Ayşe teyze der gibi Melek anne diyor...Hem sevmiyor, ve de anlaşamıyor ama seslenirken Melek anne oluyor.Ondan her bahsettiğinde ben kopuyorum tabi:))Biricik arkadaşımın Melek Annesi:)

Şu dağın ardı meşe
Gün bata gölge düşe
Oğlumu benden ettin
Başına taşlar düşe.......
:))

Bu kadar dedikodu yeter dimi:)

Yarın yeni bir gün yeni bir hafta...
Umarım güzel bir hafta olur.Bahar tadında...
Sevgiyle...

Düş Sokağı Sakinlerinden;

8 Mart 2010 Pazartesi

Günümüz kutlu olsun....

















Ülkemizde
kadının kıymetinin bilineceği
güzel günlerde buluşmak ümidiyle;

Günümüz kutlu olsun arkadaşlar.


ADI KADIN YÜREĞİ YANGIN
Adı kadın
Anadır bacıdır kadın
Candır canandır, eşdir kadın
Eli öpülesidir, duygu selidir kadın

Anlattıkça çoğalan, çoğaldıkça güçlenen kadın
Adı kadın yüreği yangın, acılarla yoğrulan kadın
Gözyaşlarını içine akıtan kadın
Eşinin şekillendirdiği kalıba giren kadın

Sorgusuz sualsiz istenileni yapan kadın
Gözü yaşlı, bağrı yaslı kadın
Daha küçücük bir kızken gelin edilen kadın
Ne olduğunu anlamadan bebe karnına koyulan kadın

Küçücük bir çocukken çocuk doğuran kadın
Ummanda kaybolan kadın
Adı kadın
Yüreği yangın kadın...

S.ATAY


Sevgiler...

7 Mart 2010 Pazar

İyi haftalar diliyorummm...

Bir haftasonu daha bitti; yağmur,soğuk, deniz, güneş, arkadaşlarla birlikte geçen güzel 2 gün...

Dün çok üzülmüştüm havayı görünce,çünkü bugün çok sevdiğimiz arkadaşlarımızla brunch ve güzel bir gün geçirme planlarımız vardı.Neyseki sabah uyandığımda güneş yüzünü göstermişti.Biraz soğuk vardı ama olsun lahana gibi kat kat giyinip karşıya geçmek üzere yola koyulduk.Pazar sabahı olması nedeniyle yollar, köprü gayet rahattı.

Hava soğuk ta olsa(önlemimizi almışız ne de olsa)deniz kenarında oturmak varken içerde kalmak ister mi hiç ruhum...Şu kış bahçelerini bugün daha çok sevdim.Üstü kapalı, ama yanlar şık camlarla yarım kapatılmış, masamızın yanıbaşında bu sene revaçta olan sobalar... Ve ruhum denizle içiçe...İşte balık burcu,işte deniz, işte ruhumun en sevdiği şey...Güneş tepemizde, denizde martılar, ara ara esen hafif rüzgar...

Sigara yasağı sanırım en çok kış bahçelerinde kullanılmakta olan lpg'li soba üreticilerine yaramış olmalı.Her yerde aynı sobalar...Biz denize yakın olmak için dışarda oturduk(masamızda tek bir arkadaşımız sigara içiyordu), oysa diğer masalar tiryakilerle dolup taşmıştı.

Hep böyle değil mi; ya bişiyler yasaklanıyor ya da yeni bir yasa çıkıyor ve yine birileri bundan nasipleniyor...Yok efendim sigara yasağı çıktı, müşteriler bahçelere taşındı, üstü açılır kapanır olacak, yanları yarım olacak,hava alacak, bahçe niteliğini kaybetmeyecek,bu insanlar nasıl donmayacak, hemen sobalar konacak; cek cak cak...

Her neyse ben ruhuma döneyim, ruhum huzurlu,çünkü ruhum denizi soludu...

Umarım bu hafta da benim ve hepimiz için güzel ve huzurlu bir hafta olur.
İyi haftalar diliyorummm...
Sevgiyle...


5 Mart 2010 Cuma

Günaydınlar....

Günaydın sevgili güncem;

Panjurları açmak için pencereleri bir açtım ki; bu ne soğuk, bu ne havadır böyle, kışa döndük birden:(
Ama bugün cumartesi,benim dışarı çıkmam lazım, tüm haftanın stresini atmam lazım...

Bahar geldi ya; açık hava ister ruhum, evde kalmak istemez,hele c.tesi aslaaa.

Bir de yarın sabah karşıda çok sevdiğimiz arkadaşlarımızla brunch planımız var, hem de şöyle boğaza nazır yapıcaz, nasıl olacaksa artık bu havada.İçerde mi oturcaz:(
Oysa ki 1 haftadır ben yarının hayalini kuruyordummm. Açık hava,deniz, manzara, kahvaltı...en sevdiğim şeyler...ama hava yarın da pek içaçıcı değil, şöyle bir ''okusss pokusss'' yapsam da yarın bahar olsa:))

Gazetelerime devam ediyim; çay da fokur fokur bu arada...
Canım sahanda sucuklu yumurta çekti,şöyle löp löp yumurtalarr,tereyağlı ; onu da yapsam:) ohhhhhh...Yanına da domates salatalık biber söğüş(organik, ama hoş organiklere de inancım yok ya), üzerine bol zeytinyağı ve kekik; of off oooooffffffff,gidiyorumm ben

Kaçtım ben sevgili güncem...
Herkese çok güzel keyifli bir haftasonu diliyorum.
Sevgiyle...

4 Mart 2010 Perşembe

Hoş Gör Sen...

İşimden, işyerimdekilerden, iş ortamımdan ve hiç işim olmadığı halde yapmak zorunda olduklarımdan çok sıkıldımmm............

Büromuzda 10 kişi...10 farklı beyin, 10 farklı insan...
Bugünlerde işimi (aslında kişileri de) çok sorgulamaya başladım galiba, ama çoooook geç :))

Heryerde aynı diyceksiniz, haklısınız heryerde hep aynı sorunlar. Ama bu kadar mı birarada olur bunca seçilmiş insan (çok afedersiniz ''kafasız'' demek istiyorum, ama kendimi beğendiğimi düşüneceksiniz diye endişe ediyorum, çünkü çoook üzülürüm)...

Yapmak istemiyorum işte benden istenenleri, kaç yaşına geldik artık, tamam hürmetim saygım var ama konu iş olunca biraz profesyonelce davranalım artık istiyorum... çok mu şey istiyorum...

İyi ki şu güncem var ruhum, 2 dakika da olsa kendimi ortamdan sıyırıp buraya geliyorum...

Akşam olup ta eve gidince unutmayı başarıyordum; işimi, işle ilgili herşeyi.Ama artık yapamıyorummm. Yaşlanıyor muyum ne:) Ya da takar mı oldum daha çok nedir...
Kendine gel ruhum, silkelen :)

Ne olursa olsun biz gülümsemeyi bırakmayalım yine de, di mi ruhum???

'Büyüklük' hep aynı kişilerde kalmıyor mu zaten....


Şarkı en güzel şekilde anlatıyor;


Hoşgör sen affet gitsin aldırma
Büyüklük sende kalsın sonunda
Sen sarıl o sana sarılmazsa
Sen unut unutmazsa

Hangimiz uğramadık sanki haksızlıklara
Dinle beni sakın uyma şeytana
Pişman oluyor herkes sonra yaptıklarına
Esir olma boş yere gururuna
........................


Sevgiyle
Güzel günlere...

Bu arada;

Yağmur da çiseliyor...Üniversite yıllarında yağmurda yürümeyi ne severdim. Hızla yağan yağmura inat, en samimi arkadaşım canım biricik dostumla çocuklar gibi güle oynaya yürürdük :)
Yağmurdan bile mutlu olabiliyorduk...

Burdan canımcıma kocaman sevgilerimi gönderiyorum... Çok özledimmm... Sadece yazları görüşebilsek te hep beraberiz aslında, teknoloji sağolsun.....

Gerçekte;
Her zaman birbirimizin hayatındayız...Yüreğindeyiz:))

2 Mart 2010 Salı

Balık oldum bugün yine......



Ne gündü ama...

Tipik bir balık oldum yine bugün.



Sabah baharın da etkisiyle mutlu mesut işe başlamışken, bazı tatsızlıklar yaşansa da moralimi bozmamaya çalışarak öğleni yaptım,kısa ve hızlı bir yürüyüşün ardından yemek ve sevdiğim arkadaşlarımla güzel bir sohbetten sonra tam göreve(inş.lar) gidecekken başlayan yağmurla ve kapanan havayla içim daraldı.Tüm programım altüst oldu ve sabahtan hatırlamak istmediğim tatsızlığa bir de yenisi eklenince ruhum oldu mu alt üst, bir anda içe döndü ve sabahki neşeden eserrr bile kalmadı.
Alın size balık işte; daha öğlen neşeyle gülerken tüm enerji gitti,yerine hoooop sinirli bir ruh hali...Çift karakterlilik bu işte,balık çift karakterli denir ya; an'ı an'ını tutmaz böyle...Bir anda bir olay ya da olaylar, ruhumu etkileyebiliyorr:(
Bazen iş değiştirme cesaretim olsa diye düşünmüyor değilim...Ama sanırım artık çok geç...

Neyse boşverdik gitti,yarın işe gidinceye kadar unutmak en iyisi...

Bugün hayatımdaki en büyük değerlerden birinin, canım ANNEM'in doğumgünüydü...
Sabah annemle konuşunca çok hüzünlendim ben yine.Doğumgününü kutlayınca ''artık doğumgünlerimi hatırlamak istemiyorum kızım, bana her sene biraz daha yaşlandığımızı hatırlatıyor'' demez mi...Yutkundum, kelimeler düğümlendi,bir an konuşamadım. Sesindeki hüznü ta içimde derinlerde hissettim....Evet aslında kutlarken düşünmemiştim,ama annemin ses tonu çok şey anlatmıştı bana:(

İzmir'e her gidişimde aynı şeyi hisseder oldum. Her defasında yüzünü daha bir dikkatle inceler oldum annemin, her gidişimde bir çizgi daha artıyordu sanki yüzünde ve ben buna dayanamıyorum...Her geçen gün ...yıllar...iz bırakıyor...


Doğumgünün kutlu olsun annem benim, canımız herşeyimiz annemiz...Allahım çok uzun sağlıklı mutlu ömürler versin sana,seni çok seviyorummmm,seviyoruz :))

Burdan tüm annelere sevgiler saygılar...