22 Mayıs 2010 Cumartesi

Duracaksın...

Acı, ağulu dikenler gibi ruhuna dolandığında, öfke kızıl bir küheylan gibi koşturduğunda, keder yaşlı bir ağaç gibi üstüne yıkıldığında,
duracaksın;
durup gümüş bir su gibi akan sabahın tazeliğine bakacaksın, sana iki yüzyıl önceden haberler taşıyan kargaların sesini dinleyeceksin, çiçeklerini koklayıp derin bir soluk alacaksın..

Acıyı, öfkeyi, kederi ulu bir gölgeliğe yatıracaksın bir zaman; 'dinlenin biraz' diyeceksin..

Bir inci avcısı gibi ta derinlere dalıp tek tek bütün istiridyeleri açarak bir sevinç arayacaksın.
Hayaller kuracaksın.
Hatıralarını tekrar gözden geçireceksin.
Sevdiklerini düşüneceksin ve seni sevenleri.
Özlediklerini düşüneceksin ve seni özleyenleri...

Güzel bir haber gelecek belki yarın sabah.
Belki bir mektup alacaksın.
Sana gülümsemesini çok istediğin biri gülümseyecek belki sana.
Serüvenci gemiciler gibi meçhul denizlerde kaybolduğunda, tam da o zaman karanın bir gün görüneceğini düşüneceksin.
Gözcünün 'kara göründü' diye bağırdığını hayal edeceksin.
Kara görünmese bile, hiç olmazsa neyi aradığını ve neyi kaybettiğini bileceksin, çektiğin onca fırtınanın, varmayı umduğun o umutlu hedefle mana kazandığını anlayacaksın.

Herşeyini kaybetsen de hayallerini kaybetmeyeceksin.
Neyi aradığını hiç unutmayacaksın.
Karanlık inerken ışığa daha dikkatli bakacaksın.

Sevdiğin bir türküyü mırıldanmaktan hiç vazgeçmeyeceksin.

Bir çiçek iliştireceksin yakana

Hayatı düşüneceksin..

En çılgın hayallerini

En çağıltılı kahkahalarını.......


'Karanlıkta Sabah Kuşları'
na devam...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder